Mide ByPassları

Mini Gastrik Bypass

 

Gastrik bypass işlemleri, malabsorptif obezite cerrahisi prosedürleridir. Gastrik bypass işlemlerinin amacı, mide hacmini azaltmak ve ince bağırsağı emilim işlevinden ayırmaktır. Yıllardır uygulanan farklı türlerde gastrik bypass prosedürleri bulunmaktadır. Bu cerrahiler genellikle laparoskopik yöntemle gerçekleştirilir.

Mini Gastrik Bypass cerrahisi, midesi yarıya indirilerek ve ince bağırsağın yarısının altından yeni bir yol oluşturularak yapılan bir cerrahi işlemdir. Ayrıca Tip 2 Diyabet, yüksek tansiyon ve hiperlipidemi üzerinde de güçlü etkilere sahiptir. Mini Gastrik Bypass, özellikle yaşlı hastalarda başarılı sonuçları nedeniyle sık tercih edilen bir yöntemdir.

Mini Gastrik Bypass Nasıl Uygulanır?

Hem mide hacminin küçültülmesi hem de bağırsaklardan besin emiliminin önlenmesi amacıyla gerçekleştirilen Mini Gastrik Bypass ameliyatının aşamalarını şu şekilde sıralayabilmekteyiz;

Karın bölgesinde 1cm’lik 5-6 kesi yapılır ve bu kesilerden karın içerisine trokar denilen aletler sokulur

Trokarlarla oluşturulan giriş yerlerinden karın içerisine kamera ve ameliyat için gerekli ameliyat aletleri yerleştirilmektedir. Bu doğrultuda, işlem sırasında kullanılan kamera ve ameliyat aletlerinin, karın içerisine sokulan trokar denilen aletlerin içerisinden geçebilecek nitelikte ince ve uzun bir yapıda olmaları gerektiğini özellikle belirtmeliyiz.

Midenin hemen giriş bölümünde, küçük bir mide tüpü oluşturularak bu kısmın midenin kalanından tamamen ayrılması sağlanmaktadır. Uygulanan işlem sonrası, kişi tarafından kullanılacak olan asıl mide, küçük bir tüp halinde oluşturulan bu yeni mide parçası olacaktır.

Midenin ayrılan büyük kısmı yine karın içerisinde kalmakta ve salgılarını üretmeye devam etmektedir. -İşlem sırasında oluşturulan ve daha sonraki süreçte kullanılacak olan küçük mide ile ince bağırsak arasındaki bağlantı gerçekleştirilmektedir. Böylece alınan gıdaların bağırsaklara geçmesi sağlanmaktadır. Bu işlem ameliyatların ikinci bölümünü oluşturmaktadır.

Ameliyat sırasında oluşturulan küçük mide ile ince bağırsak arasında bir bağlantı oluşturulurken, ince bağırsağın başlangıcında bulunan yaklaşık iki metrelik kısmı atlanmakta, ince bağırsağın ortasına yakın bir bölgesinden mideyle bağlantısı gerçekleştirilmektedir.

 

Roux- en Y Gastrik Baypas

Roux-en Y gastrik baypas ameliyatında mide yaklaşık %10’u kalacak kadar küçültülür. Bu küçülen midenin altına ince barsaklar bağlanarak sindirimin devamlılığı sağlanır. Bu ameliyatta hem midenin küçültülmesi ile gelen porsiyon küçültme etkisi hem de ince barsakların baypas edilmesi ile gelen kalori emiliminin azaltılması hedeflenmektedir.

 

Gastrik Bypass Ameliyatı Kimler İçin Uygundur?

Diğer bariatrik cerrahi operasyonları gibi gastrik bypass da klinik olarak ciddi obezitesi olan kişiler için önerilir. Prosedürün; tip 2 diyabet, hipertansiyon, obstrüktif uyku apnesi ve GERD (kronik asit reflüsü) başta olmak üzere obeziteyle ilişkili uzun bir sağlık sorunları listesini hafifletmeye yardımcı olduğu kanıtlanmıştır.

 

Gastrik Bypass Ameliyatı Nasıl Çalışır?

İlk olarak, midenin işlevsel kısmı küçük bir keseye indirgenerek cerrahi zımbalarla geri kalanından ayrılır. Bu midenin tutabileceği yiyecek miktarını kısıtlar, daha sonra yeni mide kesesi ince bağırsağın alt bölümüne bağlanır.

Bu yiyecekler sindirim sisteminden geçerken artık midenin çoğunu ve ince bağırsağın ilk bölümünü atlayacağı anlamına gelir. Bu bypass nedeniyle, sindirim sistemi yiyeceklerdeki tüm besin maddelerini (veya kalorileri) ememeyecektir.

 

Gastrik Bypass Ameliyatı Ne Kadar Yaygındır?

Roux-en-Y prosedürü 50 yılı aşkın bir süredir uygulanmakta, üzerinde çalışılmakta ve rafine edilmektedir. Gastrik bypass ameliyatı bir zamanlar en yaygın kilo verme ameliyatıydı ancak son yıllarda yerini tüp mide ameliyatına bıraktı. Günümüzde gastrik bypass, tüm bariatrik ameliyatların yaklaşık %18’ini oluşturmaktadır.

 

Gastrik Bypass Ciddi Bir Ameliyat mıdır?

Diğer birçok yaygın ameliyatla karşılaştırıldığında güvenli bir prosedür olarak kabul edilse de gastrik bypass sindirim sistemini sonsuza dek değiştirecek büyük bir operasyondur. İyileştikten sonra bile hayatın geri kalanında özel bir bakım gerektirir.

 

SADI-S Ameliyatı

Duodenal switch ve biliopankreatik diversiyon ameliyatları uzun süredir morbid obezite tedavisinde kullanılan, metabolik etkileri açısından güçlü ameliyatlar arasında sayılan cerrahi yöntemlerdir. SADI-S ise, standart Duodenal Switch farklı olarak tek anastomoz, yani mide-barsak birleşimi içermesi açısından riskleri daha düşük olan bir ameliyattır.

 

SADI-S Ameliyatı Nasıl Etki Gösterir?

Bu yöntemde, önce mide tüp haline getirilir.  Sonra ortalama 6,5 metre uzunluğunda olan ince barsağın son 250 santimetrelik kısmı midenin çıkışına bağlanır.  Bu sayede mideden geçen gıdalar, sindirimin başladığı ince barsağın büyük bir bölümünü atlayıp, 250 cm’lik bir ince barsakta emildikten sonra, emilim işlevi olmayan kalın barsağa iletilmektedir.  Böylece hem gıdaların belli bir kısmının emilmesi engellenerek kalori ve yağ alımı azaltılmış, hem de sindirilmemiş gıdaların ince barsağın son kısımlarına temasıyla salınan bazı hormonlar aracılığıyla kilo kaybının ve metabolik sendrom üzerindeki etkinin oluşması çok daha etkili bir şekilde sağlanmış olmaktadır.

Bir yandan gıda emilimini azaltan bu ameliyat sayesinde, ince barsakta GLP-1 adı verilen şeker metabolizmasında görevli bir proteinin salınımı da düzenleyerek metabolizmaya etki etmektedir. Bu sayede yeme isteği belirgin şekilde azalmaktadır. Dolayısıyla SADI-S ameliyatının asıl etkisi midenin küçülmesiyle sağlanan kısıtlayıcı etkiden çok, mide çıkışına bağlanan ince barsağa gıdaların sindirilmeden iletilmesinden ve şeker metabolizmasına etkisinden kaynaklanmaktadır.

 

SADI-S Ameliyatından Sonra Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

SADI-S ameliyatında mide tüp şekline getirilmekte ve ince barsakta anastomoz yapılmaktadır. Öte yandan bu ameliyat hormonal olarak beyni uyararak iştahı azalttığı için hasta istese de eskisi kadar yiyememektedir. Bütün obezite ameliyatlarımızdan sonra olduğu gibi, SADI-S ameliyatından sonra da ilk 15 gün sıvı, sonraki 15 gün püre diyetten oluşan özel bir beslenme sistemi uyguluyoruz. Bu beslenmede karbonhidratı yüksek ( Şekerli) gıdaların tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyoruz.

 

Transit Bipartisyon Nedir?

Transit Bipartisyon Tip 2 Diyabet hastalığının iyileştirilmesinde tercih edilen ve geliştirilmiş metabolik cerrahi yöntemdir. İnce barsaklar üzerinden iletilen gıda ve sindirim salgıları mideye alternatif bir yolla bağlanır. Bu sayede ince barsak hormonlarını uyararak şeker hastalığının kontrolünü sağlanmış olur.

 

Transit Bipartisyon Uygulaması

Transit Bipartisyon ile birlikte kilo vermeye yardımcı olmak için yapılan cerrahi işlem günümüzde çok fazla tercih ediliyor. Restriktif (kısıtlayıcı) yani midenin küçültülmesi ve malabsorptif (emilimi engelleyici) yani barsaklardaki gıda iletiminin ve emiliminin değiştirilmesi  özelliği ile başarı sağlayan cerrahi yöntem olarak karşımıza çıkıyor.

 

Transit Bipartisyon Başarı Oranı

Transit bipartisyon kilo kaybından ziyade şeker hastalığı üzerine olan düzeltici etkisi ile ön plana çıkmaktadır. Çabuk doyum hissi veren bu uygulama bu sayede hızlı bir şekilde kilo vermeye yardımcı olmaktadır. Transit bipartisyon ile kilo vermeye yardımcı etki ortaya çıktığı sonucu ile birlikte metabolik sorunların düzeltilmesinde son derece başarılı sonuçlar elde edilmiştir.

 

Risk Az Ve Başarı Oranı Oldukça Fazla

Geçmişten günümüze birçok tedavi yöntemi ve uygulaması hastalar üzerinden denenmiştir. Bu tedavi yöntemleri yenilenen ve değişen dünya da farklı şekillerde ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte riski az olan bu tedavi yönteminde başarı oranı son derece yüksektir. Müzmin hastalıklarda hayat boyu ilaç tedavisi gerekebilirken, obezite cerrahisi sonrası bu hastalıkların büyük bir kısmı düzeldiği için genellikle kullanılan ilaçlar da bırakılmaktadır.